ÇARIKLI ERKANIHARP

Osman Pala | 2008-10-02 03:42:17
Onbir yasında iken doğup büyüdüğüm şehirden, rahmetli babamın işlerinin bozulmasi nedeni ile köye göç etmek zorunda kaldık. Gerçek köy görmemistim o zamana kadar veya öyle sanıyordum. Doğduğum şehrin çevresindeki köylere misafirliğe falan giderdik, şimdi hepsi o koca şehrin banliyoları oldular.

Eh! insanımızın misafirperverliği destandır dillere. Karşılarlardi koca koca sinilerle.Haşlanmış yumurtalar, gerçek manda tereyaği ve peynirleri, fırından yeni çıkmış mis gibi kokan tava ekmekleri... Yemek fasli bittikten sonra, evin çocuklari alır meyva bahçelerine götürürlerdi. Hele bir de bostan ve mısır mevsimi ise değme gitsin. Çocukluk işte. Babam köye gitmek mecburiyetinde olduğumuzu söyleyince balıklama atladık rahmetli olan kardeşimle beraber.

Başlangıçta orada da yaşadik sayılır yukarıda anlattıklarımın benzerlerini, üç ay sürdü misafirlik. Kısa pantolonla gitmistik kavruldu tenimiz,kavladı yüzümüzün derisi. Tek krem Tokalon veya Cevriye teyzem verirse bir parça manda tereyağı. En pratik çözümü ise şah ısmail'in oğlu Emin bulmuş avucuna siğer yüzünü yıkardı. ılginç olan onun yüzü hep pırl pırıldı. Bir de anadan dogma çilleri olmasa...

Koca şehrin arnavut kaldırımlarını tanımıştık hep. Koca Veysel'in aşkını,sadık yarini görmemistik o güne dek. Doğurganlıgı ile çok seyler öğretti bana Veysel'in sadık yari. Bagrına aldıgında sıkı sıkı sarmaladığı insanoğlunu da tanımıştım tüm çıplaklığı ile...

O yıllarda tanıdım rahmetli Katip Ali'yi. Bir türlü anlamazdim neden çarıklı Erkanıharp dediklerini kendisine. çok
uğraşmıştım bir o sözcüğü, bir de o devrin en genç Başbakani olan Süleyman Demirel'in sık sık kullandığı (halen kullanır) "binaenaleyhzalig" sözcüğünü çözmeye.

Eski demokratlardandı Katip Ali. 1960 ihtilalinden sonra en basta AP'li(Adalet Partisi) olanlardan... Topu topu iki partimiz vardı diyebiliriz. Arada yavrularlardı şimdiki gibi."ıki buçuk parti" derlerdi büyüklerimiz.

Dört yılım geçti orada, döndüm tekrar koca şehire. Bu arada çocukluk karıştı maziye, olduk mu sana delikanli.

Hiç çıkmadı aklımdan Katip Ali Amca'nın tavırları ve yaşayış biçimi. Kimse hoşlanmadığını söylerdi arkasından ama yumuşarlardı karşıdan uzun ağızlığının ucundaki sigarasının dumanını görünce. "Aha geliyor çarıklı Erkanıharp" derlerdi. Boylu posluydu. Hafif kamburu çıkmıştı ama heybetliydi yine de. Köyde yaşamasına rağmen hiç traşsız görmemiştim kendisini...

Uzun bir ayrılıktan sonra ziyaretlere gitmeye baslamıştım. Köye televizyon gelmişti. Bir tek köy kahvesinde vardı o yıllarda. Genelde köyün yaşlılarının toplandığı yer orası idi. Ben ise sırf Katip Ali Bey Amca'yı seyretmeye giderdim. En önde o otururdu. Ahşap iskemlesine bağdaş kurar, sağ kolunun dirseğini de dizine yaslayarak tüttürürdü uzun ağızliğının ucundaki gelincik cigarasını, kasketi de diğer dizinde.

Çıt çıkmazdı başladığında haberler. O yıllarda Milliyetçi Cephe iktidarda idi Başbakan da Süleyman Demirel. Göründü mü ekranda, yağlı kasket kokusu sarardi etrafı. Nedense çıkarırlardı komut almış gibi başlarından.

Haberler bitince hafif bir homurdanmanın ardından genelde giyilirdi şapkalar tekrar. Bir iki gerinme faslından sonra, bağırırdı içlerinden biri hafif böbürlenerek kahveciye: "Kaç kişi varsa birer çayları benden."

Başlardı ikili üçlü konuşmalar aralarında. "Amma söyledi beyaa!","ağzından bal damlıyor Demirel'in". şöyle dedi böyle dedi derken, derin bir sessizliğe dalınır. Gelmiştir bu arada çaylar. Tabak kaşık tıkırtısından başka bir şey duyulmaz höpürdetip bitirene kadar çayları...

Kısa bir sessizlikten sonra sözleşmişçesine Katip Ali Amca'ya döner bütün yüzler ve sorarlardı:"abe Katip Ali ne dedi bu Demirel?"

Kategoriler